Onlarca yıl önce Albert Einstein, genel görelilik teorisinin bir parçası olarak yerçekimsel merceklerin varlığını öngördü. O zamanın başka bir fizikçisi, eğer Dünya ve yerçekimsel merceğin yanı sıra uzaktaki bir nesne tam olarak hizalanırsa, o nesnenin halesini, halkasını veya aynasını göreceğimizi öngörmüştü. Einstein, bunları asla doğrudan gözlemleyemeyeceğimizi söyledi. Ancak ESO’nun Çok Büyük Teleskobu (Very Large Telescope), şimdi bir “Einstein Cross”un kanıtını yakaladı.
BİRDEN FAZLA NESNEYE BAKIYORMUŞUZ GİBİ ANCAK TEK BİR NESNENİN DÖRT FARKLI YANSIMASI!
Einstein Halkası gibi, Einstein Cross da yerçekimsel mercekleme, gözlemlediğimiz nesne ve bakış açımız tam olarak doğru hizalandığında ortaya çıkar. Einstein Cross, bir halkanın aksine, sanki birbirinin etrafında yer alan birden fazla nesneye bakıyormuşuz gibi gözüken bir yansımayı gösteriyor. Ancak gerçekte bu görüntü, tek bir nesnenin dört farklı yansıması ile oluşuyor.
Chip’te yer alan gelişmede Einstein, bu olgunun bir örneğini asla göremeyeceğimizi öngördüğünde, gözlemlemek istediğimiz uzak galaksilerin tam olarak ihtiyacımız olan şekilde hizalanamayacağını düşünüyordu. Ayrıca, bir teleskobun uzayda bu kadar uzağa bakabilecek kadar güçlü olması ihtimali o zamanlar büyük bir soru işaretiydi.
Avrupa Güney Gözlemevi’nin ifadesiyle “dört yapraklı çiçek”, bu ay The Astrophysical Journal Letters’da yayınlanan yeni bir makalenin merkezinde yer aldı. Makalede gökbilimci Aleksandar Cikota ve ekibi bu fenomeni daha derinlemesine inceliyor ve Çok Büyük Teleskobu kullanarak Einstien Çarpısı’nın varlığını doğruluyor.
Bu galaksilerden gelen ışığın 11 milyar yıl öncesine dayandığı tahmin ediliyor, yani bu galaksiler gerçekten inanılmaz bir uzaklıkta yer alıyor. Hatta galaksi o kadar uzakta ki, Çok Büyük Teleskop’un bile ona daha iyi bakabilmek için kütleçekimsel mercekleme kullanması gerekiyor.
Evreni anlamamızda Einstein kadar önemli birinin, artık bize bu kadar basit görünen bir konuda yanılmış olabileceğini düşünmek garip gelebilir. Ancak bu keşif, teorileri kanıtlamanın ne kadar önemli olduğunu ve teorileştirmenin evrenimiz hakkında öğrenme şeklimizde neden bu kadar önemli bir parçası olduğunu gösteriyor.