Sanayi ve Teknoloji Zirvesi (MUST), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İstanbul Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Zirveye, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır katıldı. MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asyalı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen zirvede Bakan Kacır’ın yanı sıra Türkiye’nin önde gelen iş insanları ve 81 ilin MÜSİAD temsilcileri hazır bulundu. Program okunan Kuran-ı Kerim ve Filistin’de hayatını kaybedenler için dua edilerek başladı. Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen Bakan Kacır, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yürüttüğü çalışmaları ve projeleri anlattığı yaklaşık 2 saatlik bir sunum gerçekleştirdi.
“SADECE SAVUNMA SANAYİNDE BAŞARILARA İMZA ATMIŞ OLMAK TAM BAĞIMSIZLIK İDDİAMIZI GERÇEKLEŞTİREBİLMEK İÇİN KAFİ DEĞİLDİR”
MUST zirvesinde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Türkiye’nin odağında milli teknoloji hamlesi var. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kritik teknolojilerde yerli ve milli AR-GE ve üretim kabiliyetlerimizi en ileri düzeye çıkardığımız, böylelikle tam bağımsız Türkiye iddiasını perçinlediğimiz bir yolculuğun içindeyiz. Milli teknoloji hamlesi bir yandan Türkiye’nin savunma sanayi başta olmak üzere sanayinin ve teknolojinin tüm alanlarında kritik sistemleri, ürünleri yerli ve milli imkanlarla geliştirmek yoluyla tam bağımsızlık iddiasını takip etmesi ama aynı zamanda öte yandan yüksek katma değerli ürün ihracatını arttırarak Dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmesi ve müreffeh bir Türkiye’nin inşasını hızlandırma yolculuğunun adı. Tabii milli teknoloji hamlesi dediğimizde hepimizin aklına evvela savunma sanayi geliyor ki, Savunma sanayi bu alandaki yolculuğumuzun hakikaten lokomotifi oldu. 20 yıl öncesinde ücretini ödediğimiz, parasını verdiğimiz savunma sistemlerini başkalarından alamayan bir ülke iken bugün geliştirdiği Milli Savunma Sanayi ürünleriyle, sistemleriyle, platformlarıyla dünyaya parmak ısırtan, dünyanın pek çok ülkesinin yakından izlediği, kimilerinin takdirle kimilerinin kıskançlıkla takip ettiği başarı hikayelerine imza atan bir ülke olabildik.
Bugün savunma sanayinde hava platformlarında, deniz platformlarında, kara araçlarında ve hatta uzay sistemlerinde pek çok ürün ve sistem açısından değerlendirdiğimizde dünyada ilk 10, ilk 5, ilk 3, bazen de 1 numarayız. Bu önemli bir tecrübe Türkiye için ve bizim hedefimiz önümüzdeki dönemde savunma sanayinde elde ettiğimiz bu başarıyı hızla sanayinin ve teknolojinin diğer alanlarına yaygınlaştırabilmek. Teknolojinin bütün sektörleri ve yaşamımızı bu kadar hızlı dönüştürdüğü bir dönemde sadece savunma sanayinde bu başarılara imza atmış olmak tam bağımsızlık iddiamızı gerçekleştirebilmek için kafi değildir. Bugünün dünyasında sağlık teknolojilerinde, tarım teknolojilerinde enerji, ulaştırma teknolojilerinde, finans teknolojilerinde benzer bir yaklaşım ortaya koymadan kritik ürün ve hizmetleri yerli ve milli olarak geliştirme kabiliyeti edinmeden tam bağımsızlıktan bahsetmemiz, dolayısıyla teknolojik bağımsızlığımızı elde etmeden ekonomik bağımsızlıktan, ekonomik bağımsızlığımızı elde etmeden siyasi bağımsızlıktan söz etmemiz mümkün değil. Dolayısıyla savunma sanayinde neyi nasıl başarmışsak benzer bir bakış açısı ve benzer gayretlerle önümüzdeki dönemde sanayinin ve teknolojinin tüm alanlarında bu başarı hikayesine yeni sayfalar ekleyeceğiz.” dedi.
“TÜRK SANAYİSİ YATIRIM YAPIYOR, ÜRETİYOR, İSTİHDAM SAĞLIYOR VE İHRACATINI ARTIRIYOR”
“Türkiye son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde muazzam bir arge ve inovasyon ekosistemi inşa etti.” diyen Bakan Kacır, “20 önce sayıları bir elin parmağını geçmeyen Teknoparklar bugün Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Yüzden fazla teknoparkımızda 9 bin 600 şirket araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmaları yürütüyor. Bugün Türkiye’nin özel sektörü bin 600’den fazla AR-GE ve tasarım merkezi kurmuş durumda. Ar-Ge insan kaynağımız 220 bini aşmış durumda. Yüksek teknoloji ihracatımız 7 milyar doların üzerine çıktı. Bugün hayallerinin peşinden koşan, araştıran, geliştiren ve kendi teknoloji girişimiyle yola çıkmak isteyen bir teknoloji girişimcimize hizmet vermek üzere Türkiye’nin dört bir yanında kuluçka merkezleri hızlandırma programları var. Şöyle geriye dönüp baktığımızda nereden nereye geldiğimizi görmemiz mümkün. 2002 yılında Türkiye’nin milli gelirinden ARGE’ye ayırdığımız pay binde 5’ler düzeyindeyken geçtiğimiz yıl bu payı yüzde 1,4 seviyesine çıkardık. Aynı dönemde milli gelirimizin nereden nereye geldiğini dikkate aldığımızda aslında 10 misline çıkmış bir AR-GE kaynağından bahsediyoruz. Yine AR-GE personel sayımız 2002’de sadece 29 binken, az önce ifade ettim. Şimdi bu sayı 220 binin üzerine çıktı. Türkiye adeta bir ar-ge ordusu inşa etti. Bakınız 2002 yılında bütün Türkiye’de bir yıl boyunca yapılan patent başvurusu sayısı sadece 414’dü. Yani bu koca memlekette ancak günde bir patent başvurusu yapılıyordu. Şimdi ise bu sayı 9 binin üzerine çıkmış durumda. Yani 22 misline yükselmiş durumda. Türkiye’de bilimsel yayınların sayısı son 15 yılda 15 binden 49 bine yükseldi. Yaklaşık 3 misline geldi. Dolayısıyla böylesine yüksek bir ivmeyle Türkiye araştırma geliştirme ve inovasyon yolculuğuna devam ediyor. Türk sanayisi yatırım yapıyor, üretiyor, istihdam sağlıyor ve ihracatını artırıyor. Sanayi zirvesindeyiz, sanayimizin milli hasılamız içindeki payı sanayi performansımız açısından en temel göstergedir diye düşünüyorum. Uzun yıllar milli gelirimiz içerisinde yüzde 20’nin altında bir paya sahip olan Türk sanayi son yıllarda payını arttırdı ve 2022’de yüzde 27’ye yükseltti. Bunun için de imalat sanayinin payı uzun yıllar yüzde 16-17 bandındayken yine son 5 yıl içerisinde yüzde 22’nin üzerine yükseldi.” ifadelerini kullandı.